CRT MONİTÖRLER
Katot Işınlı Tüp (CRT, Cathode Ray Tube), Alman bilim adamı Ferdinand Braun tarafından 1897 yılında bulunmuştur. Fakat 1940`da ilk televizyon yapılana kadar kullanılamamıştır. CRT monitörler, modern monitörlerde kullanılan modifikasyonlar ve gelişmiş resim kalitesini yansıtan monitörlerle aynı temel prensibe dayanır.
CRT monitörlerin PC sistemlerde kullanılması başlangıçta tahmin edilemezdi. Bilgisayar teknolojisi; LCD ekranlar gibi ve gaz plazmalı ekranlar gibi kendi çaplarında özel alanlar oluşturan monitörler yanında, masa üstü sistemler için düz ekran CRT monitörlerin kullanılmasına imkan sağlamıştır.
Günümüzde masaüstü sistemlerde kullandığımız monitörler genellikle Katot Işınlı Tüp (CRT, Cathode Ray Tube) tipi monitörlerdir. Monitörlerin temel bileşeni olan tüp, ekrandaki görüntülerin üzerinde oluştuğu en pahalı parçadır.
2. CRT MONİTÖR TİPLERİ
Monitörleri ayırırken sadece renkli ve monokrom olarak ayırmak yeterli değildir. Bunların sinyal standartları, video adaptörlerine uyumlulukları gibi özelliklerinden dolayı da farklılık gösterirler.
2.1. MONOKROM MONİTÖRLER
Şekil 2.1: Monokrom CRT yapısı
Monokrom monitörler, tek bir renk gösterme özelliğine sahiptirler. Bu, sahip oldukları crimson maddesine göredir:
Amber, yeşil, beyaz.
Bilgisayar monitörleri de televizyonlar gibi plastik muhafaza içinde gerekli elektronik devreleri, güç transformatörünü ve resim tüpünü içerir. Bu monitörün resim tüpü aynı bir televizyon tüpü gibi çalışır. Katot Işınlı Tüp (CRT, Cathode Ray Tube) denilen bu tüp, havası boşaltılmış mühürlenmiş bir cam konidir.
Koninin geniş tarafı düz ve dikdörtgen biçimindedir. Bu, monitörün ekranını oluşturan taraftır. Koninin öbür tarafı dardır ve katot levhaları ile küçük tel ızgaraları içerir. Bu katot levhaları ısıtıldığında tüpün içinde serbestçe dolaşan elektron bulutları oluştururlar.
Katot negatif olarak yüklenirken,dış kısmına pozitif bir yüksek gerilim (26000V) uygulanarak katot ışınlı tüpün anodu veya pozitif kutbu oluşturulur. Anot ve katot arasındaki büyük gerilim farkı, bu serbest elektronların ekrana doğru fırlatılmalarına neden olur.
Sabit olarak yerleştirilmiş odaklama elemanları, bu elektronları bir araya getirerek bir ışın halinde ekran üzerine odaklar. Bu, ekranın ortasında oldukça parlak bir nokta oluşturur.
Ancak anlaşılır bir resmin oluşturulması için bu noktaların birçoğu gerekir. Bunu için ışığı çevreleyecek şekilde dört kalın bobin yerleştirilmiştir. Bu bobinler ışını, ekranın her hangi bir yerine yönlendirebilir.
Ekranın iç kısmı, son nokta aydınlatılana kadar ilk aydınlatılan noktanın görünebilmesini sağlayan fosforlu bir maddeyle kaplıdır. Bu kaplamanın kalıcılığı, oluşan resmin daha yumuşak geçişli olmasını sağlar. Kalınlık çok uzunsa, resim bulanık olur. Resmin tamamı oluşturulduktan sonra elektron demeti, sol üst köşeye geri dönerek noktaları yeni bir elektron dizisiyle taramaya başlar.
Işın, monitör açık olduğu sürece ve grafik kartından işaret almaya devam ettiği sürece ekrandaki resmi yeniden çizer. Elektron demetinin, ekranı bir saniyede kaç defa taradığını belirleyen, grafik kartı tarafından oluşturulan düşey tarama frekansıdır.
Elektron demeti her seferinde tek noktanın üzerine düşer ve noktayı ya aydınlatır ya da aydınlatmaz. Buna göre aydınlatılan her piksel, ekranın içindeki fosforun rengini alır. İlk monokrom monitörler yeşil fosfor kullanırken daha sonra çıkanlarda amber renkli kaplama kullanıldı. Günümüz monokrom monitörlerinin neredeyse tamamının fosforu beyazdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder