Cuma

İnternet Girişimcilerine Sosyal Medya Alanında İş Fikirleri

Facebook ve Twitter başta olmak üzere sosyal ağlara artan ilgi, şirketleri de harekete geçirdi. Daha fazla “hayran” kapma yarışı için proje başına 100 milyon liralara varan bütçeler ayrılıyor.
Facebook ve Twitter başta olmak üzere sosyal ağlara artan ilgi, şirketleri de harekete geçirdi. Daha fazla “hayran” kapma yarışı için proje başına 100 milyon liralara varan bütçeler ayrılıyor. Son bir yılda açılan sosyal medya ajansı sayısıysa 50’yi geçti…
İÇİNDE yaşadığımız çağa bir isim verilse kuşkusuz alternatiflerden biri de “sosyal ağlar çağı” olurdu. Ne de olsa günümüzde tam anlamıyla bir sosyal ağ çılgınlığı yaşanıyor. Bunlardan en çok bilineni olan Facebook’un dünyadaki kullanıcı sayısı 750 milyona ulaşmış durumda.

Türkiye’de de durum farklı değil… Dünyada sosyal medya trendlerini en yakından takip eden ülkelerden biri olan Türkiye, Facebook’ta en çok kullanıcıya sahip ülkeler arasında dördüncü sırada yer alıyor. Ocak 2008’de Facebook’taki Türk kullanıcı sayısı 27 milyonken bugün bu rakam 28.8 milyona ulaşmış durumda. Facebook’u popülerlik sıralamasında izleyen Twitter’ın Türkçe ara yüzünün kullanıma sunulmasıyla bu mecranın da Türk üye sayısının büyük bir ivmeyle artması bekleniyor.
Tüketicilerin sosyal ağlara ilgisi, şirketleri de harekete geçirmiş durumda. Özellikle pazarlama ve iletişim sektöründe yeni kuralları sosyal ağlar oluşturuyor. Artık markalar tüketicileriyle sosyal alemlerde, bloglarda buluşuyor; bu mecralardaki online oyun, etkinlikler ve reklamlarla iletişime geçiyor. Sosyal medya, firmaların hayran topluluğunu büyüterek daha fazla kişiye ulaşabilmeleri için büyük fırsatlar yaratıyor. Öte yandan uzmanlar da sosyal medyanın, tüketicileri ve markaları birbirine daha önce hiç olmadığı kadar yakınlaştırdığını iddia ediyorlar.
2011’DE 5 MİLYON TL HARCANACAK
Hal böyle olunca “sosyal medya pazarlaması”nın şirketlerin reklam ve pazarlama bütçeleri içerisinde aldığı pay da gitgide artıyor. Öyle ki dünyada şirketlerin sosyal medyada reklam harcamaları 2010’da 2.1 milyar dolar seviyesine ulaşmıştı. Tahminlere göre bu rakam 2015’te 8.3 milyar dolara kadar çıkacak. ABD’de ise her 100 markanın 90’ının Facebook’ta sayfası olduğu biliniyor. Bu pazarın artık iyice olgunluğa eriştiği İngiltere’de ise sosyal medya reklam harcamaları, diğer mecralara yaklaşmış durumda.
Türkiye’de de hem büyük şirketler hem de KOBİ’ler bu gerçeği fark etmiş olacak ki, sosyal medya bütçeleri de giderek büyüyor. Üstelik bu konuda yeni iş kolları da doğuyor. 2011 için Türkiye’de Facebook reklam harcama beklentileri 5 milyon lira civarında. 2014’te ise Türkiye’de şirketlerin sosyal medya harcamalarının, toplam pazarlama bütçesinden yüzde 20 pay alması bekleniyor.
İşte büyük bir potansiyel barındırdığı görülen sosyal ağ pazarlamasında, buna bağlı olarak büyük şirketler arasındaki rekabet de giderek artıyor.
Facebook’un en çok beğenilen şirketleri arasında Avea başı çekerken Ülker’in ise Facebook’taki takipçi sayısı 1 milyonu geçmiş. Türk Hava Yolları, Turkcell, Ülker, Mavi Jeans, Garanti ve Akbank gibi yerel büyük şirketlerin yanı sıra Nike, Starbucks, Microsoft ve P&G de sosyal ağlar üzerinden tüketicilerine ulaşıyor.
KLASİK MEDYA DEĞİŞİYOR
Reklamverenlerin sosyal ağlara gelmelerindeki en önemli neden ise herkesin “orada” olması. Markalar, tüketiciler, iş ortakları, bayiler ve tabii ki rakipler… Son araştırmalara göre, tüketicilerin yüzde 68’i bir ürün veya hizmet hakkında bilgi edinmek istediğinde önce sosyal ağlar üzerinden araştırma yapıyor.
Ancak bu durum reklamverenlerin sosyal ağlara yönlenmesindeki tek etken değil elbette. Direkt hedef kitleyle buluşma, ölçümlenebilme, az maliyetle büyük geri dönüşler sağlama da sosyal medya iletişiminin diğer artıları olarak kabul ediliyor.
Takipçilerine fırsatlar sunan ve aktif olarak pazarlama yapan şirketlerin izlendiğini söyleyen Etohum kurucusu Burak Büyükdemir, “Şirketler sosyal medyada asıl olarak markaya bağlılık, yakınlık ya da direkt iletişim amacıyla takip edilmeli” diyor. Bazı öncü markaların müşterilerini dinleyerek doğrudan pazarlama amacıyla yeni medyayı kullanmaya başladıklarına değinen Büyükdemir’e göre, önümüzdeki dönemde klasik medyanın değişimine daha yakından şahit olacağız.
Ancak sosyal medya kullanımında birçok şirketin işin henüz başında olduğunu belirten Büyükdemir, “Sadece bazı platformlardan takip yaptıklarını ya da müşteri sorunlarına çözüm bulmaya çalıştıklarını görüyoruz. Bazılarıysa mecrayı tamamen yanlış anlayarak sahte hesaplarla kendileri hakkında olumlu yorumlar yazdırabilmek için müthiş rakamlar harcıyorlar” diyor. Ve sosyal medyada var olmanın Facebook’ta kampanya yapmakla aynı şey olmadığının altını çiziyor.
100 BİN LİRAYA VARABİLİYOR
Sosyal medya pazarlamasının klasik pazarlama stratejilerinden en büyük farkı, sadece dev bütçeli büyük şirketlere değil, KOBİ’lere ve küçük bütçeli lokal markalara da kapılarını açıyor olması. Öyle ki lokal bir firma bile 1.000 lira gibi bir bütçeyle bile milyonları buluşturan sosyal ağlar üzerinden hedef kitlesine ulaşabiliyor.
Ancak geleneksel reklam mecralarına kıyasla maliyetlerin düştüğü ve bariyerlerin kalktığı bu ağlarda fark edilebilmek, sanıldığı kadar kolay değil. Bu konuda reklamverenlerin imdadına, son iki-üç yılda sayıları hızla artan sosyal medya ajansları yetişiyor.
Burak Büyükdemir, şirketlerin sosyal medya bütçelerinin bin liradan başlayıp 100 binle başlayan rakamları aşabildiğini söylüyor. Büyükdemir, sosyal medya kullanıcısı haline gelen bir markanın dikkat etmesi gerekenleri şöyle özetliyor: “Sahte mesajlar, sahte yorumlar ve marka hakkında birlikte çalışılan ajans tarafından yazılan düzenli içerikler gibi olası yanlış müdahalelere izin vermemek.”
BU MECRA BAŞKA MECRA
Yalnız hemen ekleyelim; sosyal medyada klasik reklam yöntemleriyle hedef kitleye ulaşmak en doğru yöntem değil. Hatta bu mecrada reklam algısı yaratan içeriklerin birçoğu, kullanıcılar üzerinde negatif bir etki bırakabiliyor. Bu yüzden şirketler genel iletişim kampanyalarında sosyal medya dinamiğine uygun reklam yöntemleri kullanmaya çalışıyor.
SesliHarfler İnteraktif Reklam Ajansı Eş Başkanı Özgür Karaçak, reklamverenlerin artık sosyal medyayı bir medya planlama aracı olarak benimsediklerini belirtiyor. Rakamlar da Karaçak’ı doğrular nitelikte. Markaların bundan üç yıl öncesine kadar toplam iletişim bütçelerinin sadece yüzde 3 ila 5’ini sosyal ağlara aktardığını ifade eden Karaçak, bugün bu oranın yüzde 15’lere kadar çıktığını söylüyor. Ajansın yaptığı çalışmalar arasında Orkid’in “kırılan arkadaşlarını düzeltme” aplikasyonu, Ülker Dankek’in “En Güzel Kek” uygulaması, Head&Shoulders’ın “Yıldızın Parlasın” dizi filmi gibi örnekler var. Türkiye’de henüz bu anlamda Facebook ve Twitter’ın markalar tarafından keşfedilmediğini söyleyen Karaçak’a göre yakın dönemde farklı sosyal medyaların da yükselişini izleyeceğiz. Öte yandan Karaçak, Facebook’un önümüzdeki dönemde de büyük oyuncu olarak kalacağını düşünüyor.
Youth Media Yöneticisi Aslı Caner de Karaçak’la hemfikir. Caner’e göre özellikle son bir yıl içerisinde bu konuda ciddi bir büyüme söz konusu. Caner, Youth Media’nın da müşterilerine sosyal medya hesap yönetimi (Facebook, twitter, friendfeed, foursquare, Buzz), ağızdan ağza pazarlama uygulamaları, blog yönetimi, viral video çalışmaları, yarışma aplikasyonları ve advergame gibi hizmetler sunduğundan bahsediyor. Reklamverenlerin sosyal medyada daha dinamik ve hızlı stratejiler yapmak zorunda olduğunu söyleyen Caner, aynı şekilde her faaliyet sonucunda daha hızlı dönüşler alınabildiğini de hatırlatıyor. Caner’e göre bu pazarlama yönteminin en büyük avantajı ölçülebilirliği…
SOSYAL MEDYA TAKİBİ DE YAPILIYOR
Sosyal medyanın yükselişiyle birlikte oluşan yeni alanlardan biri de sosyal medya takibi. Müşterilerine sosyal medya takibini de içeren bütünleşik hizmet veren ajanslardan biri de The Netfork.
Şirketin Genel Müdürü Emre Aydoğdu’ya göre artık markalar “Sosyal medya da olsa iyi olur” söyleminden vazgeçti. Çünkü bu, bir zorunluluk halini aldı. Aydoğdu’ya göre hedef kitleniz kim olursa olsun, bu evreni görmezden gelmek artık pazarlama iletişimi açısından çok makul bir davranış değil. Reklamverenlerin “Orada olsak mı, olmasak mı?” aşamasını geçtiğini belirten Aydoğdu, şimdi markaların daha zor bir soru ile boğuştukları kanısında: “Peki ama nasıl?”
The Netfork’ün sosyal medya takibinden strateji oluşturulmasına, kurum içi danışmanlıktan sosyal medya angajmanına kadar tüm sosyal medya aksiyonunu gerçekleştirdiğini söyleyen Aydoğdu, bu süreçte sosyal medya takibinin de önemli olduğu kanısında. Aydoğdu, “Marka hakkında söylenenleri dinliyoruz. Direkt temas imkanı olan bu mecralarda tüketiciye dokunuyoruz. Verdikleri tepkileri görüyoruz. Potansiyel krizleri koklayıp, önceden haberdar ediyoruz” diyor.
Aydoğdu’ya göre bu konuda en önemli patlama yakın zamanda yaşanacak. Sosyal medyanın bir “trend” değil, önemli bir iletişim kanalına dönüşeceğini vurgulayan Aydoğdu’ya göre, “Sosyal medyada varlık göstermemek, tüketiciyi muhatap almamak anlamına gelmeye başlayacak.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder